21 Şubat 2015 Cumartesi

Golem ve Cin - Helene Wecker



Arkadaşlar merhaba

Helena Wecker'in ilk ve ilginç bir kitabı hakkında birkaç bir şey yazmadan önce kitabın baskısından şikayetleneyim biraz. Ben bu kitabı ilk aldığımda kenarları kalkmış bir vaziyette gelmişti ve ben iade edip yenisini almıştım. Yeni kitap oldukça temiz geldi ve ben de oldukça temiz okudum ama bunun da yanları kalktı. Kapağını sanırım özensiz basmışlar ve yanlardan kalkıyor okurken dikkat etmenizi öneririm. Zaten yapısı korsan bir kitabı da andırıyor ama dediğim gibi kapak baskısının kalitesizliğinden.

Neyse gelelim kitaba.
Hadi "cin" bizim cin (evet sihirli halı uçuranlardan değil islam mitindeki cin) ama nedir bu "golem"
diye merak eden belki vardır. Kimi oyun, dizi ve filmlere konu olsa da bilmeyenleriniz için golem yahudi kültüründe sahibini koruması ve ona hizmet etmesi için insanlarca kilden yapılan bir varlık. Sahibinin düşüncelerini dahi hissederek daha o ağzını açmadan anında sahibini rahat ettirip korumak için harekete geçen yarım akıllı iradesiz bir "bodyguard" diyebiliriz.
Amaa bizim golem öyle değil. Hikaye detaylarına girmeden kitabın hemen başında göreceğiniz birkaç şeyle açıklarsak bizim golem bir arkadaşa "eş" olması için o arkadaşın istekleri doğrultusunda iffet, zeka, merak gibi özellikleri olan, insandan ayırt edilemeyen bir golem.

Cin dedik ondan da bahsedecek olursak bildiğimiz cin işte. Çeşitli hayvan (insan da tabii) formlarına bürünebilen, rüyalara girebilen güçlü ırklardan bir cin amma velakin insan formuna hapsedilen bir cin.

Kitap da bu iki farklı kültürleri temsil eden iki varlığın aralarındaki o belli belirsiz aşkı ve iki apayrı varlığın insan gibi davranma süreçlerini anlatıyor. Tabii hikaye bununla bitmiyor pek çok yerden dallanıp budaklanan güzel bir kurgusu var.

Kitap herkesin kesinlikle seveceği bir kitap "değil" arkadaşlar zira romanın büyük kısmını karakterler ve onların sosyal etkileşimleri oluşturuyor. Karakterlerin büyük kısmının hayat hikayelerini tek tek uzun uzun okuyoruz ve bu bana garip bir şekilde sıkıcı gelmedi. Bilhassa karakterlerin geçmişlerindeki gizemleri görmek için o karakterin geçmişine gittiğimiz bir sonraki bölüm gelene kadar sabırsızlıkla kitabı okuduğumu söyleyebilirim. Tek tek birçok karakterin hikayelerini okumak bu kitap için konuşacak olursak oldukça zevkli ve merak uyandırıcı olmuş.
Tabii dediğim gibi herkesin sevebileceği bir kitap. Türe meraklı olmayan ve aksiyon sevdalısı arkadaşlar için kitap sıkıcı gelebilir ama türe aşina ve aksiyon beklentisi olmayan arkadaşların bu kitabı zevkle okuyacağını tahmin ediyorum. Kurgu gerçekten çok ilginç ve Yahudi kültürüyle ilgili öğrendiklerimiz de oldukça ilgi çekici. İslam-Yahudi mitlerindeki varlıklar çok güzel bir şekilde harmanlanmış bir kurguyla sunuluyor.

Helena Wecker'in artık bir takipçisi olacağım ve çıkaracağı yeni kitapları dört gözle bekleyeceğim.

9/10

4 Şubat 2015 Çarşamba

Yüzüklerin Efendisi Serisi - J.R.R. Tolkien



Yeniden selamlar sevgili Orta Dünya hayranları

Hobbit yorumunda size kaşık incelemesi benzetmesi yapmıştım. Yeniden kaşık inceleyeceğiz a söz konusu kaşık olunca yorumdan çok muhabbet etmiş oluruz.

LOTR serisini, filmlerini izledikten sonra yaklaşık 5-6 yıl önce okumuştum. Hatırlıyorum rampalıda takasla alarak okumuştum ve daha sonra yeniden takaslayarak başka kitaplar almıştım. Henüz bilinçli bir okuyucu olmadığım gibi fantastik edebiyata ilgim de azdı. Buna rağmen büyük bir gazla okuduğumu hatırlıyorum. Hobbit'in çıktığı şu günlerde film için kitabını tekrar okuyup o gazla da yeniden, tam bir fantastik kurgu aşığı olarak yeniden okudum bu efsane üçlemeyi. Burada bahsederken en azından filmleri herkes izlediğinden yine ağır spoiler vermeyeceğim ama bazı noktalara değindiğim olabilir. Zaten sohbet kıvamında düşünün bunu.

LOTR denince herkesin aklına bir şeyler gelir. Herkes bu serinin kitaplarını okumuş, filmlerini izlemiş veya en azından hakkında belli şeyler duymuştur ve spoiler yemiştir. Genelde kitabını okuyanlardan çok filmlerini izlemeyi yeterli bulan arkadaşlarımız var hepimizin. Bazısı heves edip forumlarda "LOTR okuma sırası" gibi başlıklar açıp sorarlar şaka değil donanımhaberde sık sık görebilirsiniz . Bu arkadaşlar genelde kitaba başlar ama "uff bu ne yha filmi daha iyi bunun" diye sıkılarak bırakır seriyi. Bunun sebebi LOTR'in Hobbit kadar hafif bir kitap olmamasıdır. Hobbit çocuklar için yazılan bir kitap olduğundan hem dili oldukça sade hem de aksiyonu boldur ve kitap okuma alışkanlığı olmayan arkadaşlar da rahatlıkla okuyabilir. Ama iş LOTR'e gelince kazın ayağı öyle değil.

LOTR nedir ?

LOTR bir yolculuk hikayesidir. LOTR uzun bir yolculuk hikayesidir evet. Bu uzun yolculukta herdaim aksiyon olmayabilir. Tolkien yer yer bizi uzun çevre betimlemelerine sokup Orta Dünya'yı zihnimizde canlandırmamız için detaylara boğabilir. E o zaman ne olur ? Film fanları sıkılır ve kitaba çamur atar. Ama kitaptaki ayrıntıları hangi film bize sunabilir ? Hangi film bize kitabı okurken yaşadığımız duyguları tam anlamıyla verebilir ?

Bilbo Baggins'in yeğeni Frodo ve 9 yüzük tayfına karşılık 9 cesur insanın, 9 fedakar insanın (genel konuşuyorum yoksa biliyoruz tamam elfini cücesini) uzun yolculuk hikayesidir LOTR. Elinize alıp Frodo'nun maceraya atılıp güzelim Hobbit kovuğundan ayrıldığı ilk bölümden itibaren yüreğiniz çarpmaya başlar. Üstelik bunu filmleri izlemiş ve kitapları okumuş biri olarak, akıp giden zamanın zihninizden süpürdüğü çoğu detayı birkenara bırakırsak hikayenin dönüm noktalarını dün gibi aklınıza kazımanıza, hikayedeki birçok şeyi halihazırda biliyor olmanıza rağmen yaşatır.

Kimi öyküler vardır ki kahramanları gerçekten yaşamış olmayı hakeder. Nice kudretli insanın dahi cesaret edemediği bir görevi yüreği kendinden büyük hobbit Frodo "Ben yaparım" diye ortaya atıldığında siz de öyle hissetmediniz mi ?

İlk kitap aynı Hobbit gibi hafif ve çocuklara yönelik başladığını bilhassa Bombabil bölümlerinde gösteriyor ama daha sonra gerek dil, gerek olaylar dallanıp budaklanıyor. Ayrıkvadi'den Moria madenlerine, oradan şuraya şuradan buraya derken Shire'dan Mordor'a o kadar uzun bir yolculuğun hikayesi ki bu bir ilk noktaya bakıyorum, bir de geldiğimiz noktaya. İnsan duygulanıyor. Her öykünün bir sonu olmalı ama Yüzüklerin Efendisi'nin bir sonu olması gerçekten insanı uzuyor. Söyleyip duruyorum ya uzun bir yolculuk diye, sanki hepsi arkadaşımız oluyor. Kitabın kapağını kapattığımda dostlarımdan ayrılmış gibi oldum. Dostlarımın hikayelerini önceden bilsem de yaşadım bunu. 

Shire'dan ilk ayrılan Frodo ile kitabın sonundaki Frodo'yu görünce tekrar bi hüzünlendim, Sam, Peregrin, Merry yüzüğün Orta Dünya'ya getirdiği felaketler karşısında nasıl da olgunlaştığını görünce de seviniyor insan tabii. 

Ne diyelim bir 5-6 sene sonra birdaha okurum 3 de sıkmaz 4 de. Tesellim daha önce hiç okumadığım Hurin'in Çocukları, Silmarillion, Bitmemiş öyküler gibi Tolkien eserlerini edinmiş olmam. Bu hikaye bitse de hikayenin çok öncelerine ilk defa tanık olacağım için mutluyum sevgili Orta Dünya hayranları.

Kalın Sağlıcakla...